Akdağ’ın Basketfaul Röportajı

Türkiye’nin önde gelen basketbol haber sitelerinden biri olan Basketfaul.com’da 23 Şubat 2019 günü yayınlanan, Efe Can Önal’ın Yönetim Kurulu Üyemiz Cem Akdağ ile yaptığı röportajı sizlerle paylaşıyoruz. 

Genç bir antrenör olarak açıkçası en çok merak ettiğim antrenörlerden birisidir Cem Akdağ. Yüksek tempolu basketbol anlayışının hakettiği değeri göremediğini düşünenlerdenim. En son olarak geçen sezon TED Ankara Kolejliler’i çalıştırdı ve bence güzel başladığı sezon türlü türlü sebeplerden ötürü yarıda kaldı kendisi adına. Yüksek pozisyon sayısının önemi açısından öncü antrenörlerden olan Cem Akdağ ile yaptığım kısa bir sohbet…
Şimdilerde napıyorsunuz?
*Basketbol içinde kalmaya devam tabii ki. İzleyip takip ediyorum, hem bireysel hem takımsal anlamda izleyebileceğim ve üzerinde çalışacağım işlere yoğunlaştım şu anda. Kendi blogumdan da yazılarımı paylaşıyorum uygun oldukça.
Kendinizde insanlara ters geldiğini düşündüğünüz bir özelliğiniz var mı, bunun kariyerinizi etkilediğini düşünüyor musunuz?
*Öncelikle kendimden son derece memnunum, kimseye herhangi bir bağımlılığım yok. Yapmak istemediğim şeyleri yapmak zorunda kalmadığım için mutluyum. Bazı insanların pozisyonlarını, kariyerlerini koruyabilmek için kendilerine ters gelen şeyleri yaptıkları oluyor ancak bir şey bana ters geliyor ise eğer sırf birilerine yaranacağım diye o iş yapamam.
2000’li yılların başında oynattığınız yüksek tempolu oyun anlayışınızla çağı önceden yakaladığınızı düşünüyor musunuz? 
*Evet, gerçekten düşünüyorum çünkü oyunun hızlanacağı kaçınılmaz bir gerçek olarak önümde duruyordu çünkü bu bir seyir oyunu, göze hitap etmeli aynı zamanda. İkincisi de başarının böyle geleceği zaten belliydi. Bir fast break sonunda gelen basket ile hücumun 23. saniyesinde gelen basketin verdiği keyif aynı değil. Agresif savunma ve hızlı hücum bir motivasyon unsuru.
Buna ilaveten pozisyonsuz bir basketbola doğru yol aldığımızı söyleyebilir miyiz?
*Yüzde yüz gidiyoruz. Bunun örneği Nowitzki ile başladı ve günümüzde de devam ediyor. Elbette farklılıklar olacaktır ama netice olarak şu anda 2-3-4 nolu pozisyonlar şimdiden aynı oldu diyebilirim.
Sizin gibi genç yeteneklere önem veren bir antrenörün bu konudaki görüşleri nelerdir?           
*Ben yıllar önce efsanevi basketbol adamı Alexander Gomelsky’nin seminerine gittim ve benim pivotlarla ilgili bir yazım vardı ve ona yazıyı vermiştim. Seminerde beni etkileyen en önemli sözü “Eğer bir oyuncunun çok özel bir yeteneği varsa diğer eksiklerini kapatmakla vakit kaybedeceğinize, o yeteneğini artırması ve geliştirmesi için ona şans tanıyın çünkü yetenek kolay kolay rastladığımız bir şey değil.”  O zamanlardan örnek olarak İbrahim Kutluay sol eli çok iyi olmayan ve savunmada zaafları olan bir isimde ancak çok iyi bir şutördü ve bu özelliğini mükemmelleştirmek için üstüne gitti, Avrupa’nın en değerli oyuncularından birisi oldu.
Bu yüzden oyunu bilmek çok farklı bir özellik, oyunu bilmek artı özgüven herkeste bulunabilecek bir şey değil. Diğer şeyler de yukarı çıkarılabilinir ama bazı oyuncular için biraz da destek vermek lazım. Aynı yaş grubunda fiziksel olarak daha kuvvetli oyuncular olabilir ancak doğal yetenek çok önemli, mesela Mirsat Türkcan’ın doğal bir ribaund yeteneği ve özgüveni vardı.
Doğal seleksiyona inanıyorum bu konuda. Doğal seleksiyon eninde sonunda size doğru yolu gösteriyor. Çok büyük aksilikler sakatlık vs olmazsa yetenek sonunda ortaya çıkıyor. İşin özü
Kadın basketboluna dönmeyi düşünüyor musunuz?
*Ben basketbola her zaman bir bütün olarak bakmaya çalışıyorum. Erkekler 1. Ligi koçuyken kadınlara geçtim, basketbolu sevdiğim için ve 11 sene kadın takımlarından antrenörlük yaptım. Erkek takımı veya Kadın takımı önemli değil önemli olan doğru bir organizasyon olması. Takım basketbolunun motivasyonu, keyfi çok başka ancak ben şu anda genç isimleri gelişimi için çaba sarf ediyorum. Dediğim gibi önemli olan doğru organizasyon, gerisi gelir.
Basketbol antrenörleri kendini nasıl geliştirebilir, tavsiyeleriniz nelerdir?
*Doğal seleksiyon burada da geçerli. Maça gitmek, maç izlemek. Bugün Amerika’da antrenör olmanız için herhangi bir lisans almanıza gerek yok, üniversite mezunu olmanız gerekiyor. Mezun olduktan sonra da bir okulda, en alt basamaktan en üste doğru giden bir yol var ve iş antrenörün emeğine kalıyor. Ne kadar emek ve vakit harcarsan bu işin içinde kalıyorsun. Aydan Siyavuş’un bir lafı vardır: Tecrübeli antrenör ile genç antrenör arasındaki fark ikisinin neyi seyrettiğinde yatar. İkisinin baktığı şeyler farklıdır. Öğrendiğiniz şeyleri de nasıl uygulayacağınızı bilirseniz yavaş yavaş yol almaya başlarsınız. Fark yaratmak için tavsiyem şu antrenörlere: “Kendinizi bağlayın.” Ne demek bu.  Örneğin bir takımı aldınız, oyunculara sezon başında neye önem vereceğinizi söyleyeceksiniz. Savunma önemli deyip savunma yapmayan oyuncuyu oynatırsanız gelecek tepkiye cevap veremezsiniz ancak baştan dediklerinize sadık kalıp kendinize bir yol haritası çizmeniz lazım. 2005 yılında Kadın A Milli Takımı’nda 80 pozisyon oynayacağız dedik, 80 oldu. Kendimi bağladım. Oyuncularımdan tepki gelseydi eğer buna sadık kalmadığımız yönünde, haklısın derdim. İnsanların fikirleri değişebilir ancak ana felsefeleri değişmemeli. Ana felsefeyi ilan edip farklılık yaratmalısın insanların gözünde. İzleyiciler size baktığı zaman ya da sizden bahsettiği zaman bu antrenör böyle bir felsefeye sahip diyebilmeli.
Bundan sonra biraz da yüksek tempolu oyunun temel işleri ile ilgili sorular sordum.
 
Dikkat edilmesi gereken noktalar neler olmalı yüksek tempolu oyunda? 
*2’ye 1 pozisyon maksimum efor ve özgüven gerektiren andır. 3’e 2 ise sahayı görmeyi başladığın an, transition’a döndüğün an. 1-0,1-1,2-1 bunların hepsi fast break diğerleri hep organizasyon. Şutu turnike gibi normal kabul etmek lazım. Ben şimdi altyapı antrenörü olsam bütün bitirişleri şutla bitiririm. Yani drillerde turnike yerine şut kullanırım. Şutun önemi anlaşılmadan fake öğretiliyor. Şuta engel bir durum varsa drive edilir. Şut fake’i içinse  Ginobili ve Furkan Korkmaz gibi isimleri örnek verebilirim. Şut cebinden drive’a başlamalı oyuncu. Fake’ine cevap yoksa şut atmalısın şut mekaniğin bozulmamalı.
Transition takımı kuracak olsanız kimleri düşünürdünüz?
*Bir anda böyle isimler aklıma gelmiyor ancak Berk Uğurlu önemli bir isim. Obradovic’ten çok şey öğrendiğini düşünüyorum onu izlerken. Bence tüm guardlar coast to coast gidip bitirebilmeli. Hızlı hücum sonu şut sokabilen isimler de değerli. Örneğin Furkan Korkmaz, özellikle Banvit’te oynadığı yarım sezonda Tolga Geçim ile beraber çok iyi bir ikili olmuşlardı. Uzunlarda ise atletik olmak gerekiyor. Ümit Sonkol bu basketbol tarzı için çok uygun bir isim.
*Açıkçası artık kontrollü basketbol diye bir kavram yok önemli olan yüksek tempoda da kontrol. Bunun için en önemli kriter oyuncuya  kaostan farkının anlatılması lazım bu basketbol stilinin.  En başta da oyuncuya kulvar bilgisi verilmeli ve sonra da doğru zamanda süratlenmesi lazım ama şut olmadan hep bir tarafımız eksik kalır,  şut olmadan olmuyor bu iş.

Kaynak: Basketfaul.com

Yazar: Efe Can Önal

Fotoğraf: Ebru Ertuğrul

Yorumlar